Amboseli, Kenya’nın Masai Mara’dan sonra ikinci en önemli doğal yaşam alanı ve safari parkurudur. Tanzanya sınırındaki Amboseli Milli Parkı’na Kenya safari programı ya da Tanzanya ile kombine oluşturulmuş bir safari dahilinde gidebilirsiniz. Türkiye’den Nairobi ‘ye uçarak, sonrasında 200 km.lik bir karayolu yolculuğu ile ya da iç hat uçuşu ile ulaşmanız mümkün.
Kenya gezimizin ilk durağı olan Amboseli Milli Kampına gitmek için Nairobi’den safari aracımızla yola çıktık, yaklaşık 5 saat süren ( yol çalışmaları ve bozuk yollar nedeniyle bu kadar uzun sürdü, normalde 2,5-3 saatte gidilebiliyor ) zıplamalı ve rahatsız edici bir yolculukla vardık. Yolculuk sırasında yorulmuş olsam da sabahın ilk ışıkları ile çevreyi görmeye başlayınca heyecanım artmaya başladı. Yolculuk sırasında bir kaç kez küçük fotoğraf molaları vermeden duramadık. Kartpostal gibi bir görüntü ile güne başlamak ve Klimanjaro’yu bu kadar yakından görmek harika bir duygu.
Klimanjaro Dağı; sönmüş bir volkanik dağ ve 5.895 metre yüksekliği ile Afrika’nın en yüksek dağı. Zirvesindeki tepenin adı Kibo. Kenya ile Tanzanya sınırında. 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Doğan Mirası ilan edilmiş.
Konaklama yapacağımız kampa vardık: Kibo Camp… Tentelerden oluşan ve önünde minik balkonu, duşu-tuvaleti içinde olan , temiz ve sevimli kulübelerden oluşan bir konaklama tesisi, Klimanjaro’yu direk karşısından görebiliyoruz, küçük bir de havuzu var. “Jumbooo” ( okunuşu : cambooo ) sıcak merhabalarla karşılandık ve direkt kahvaltıya geçtik. Açık büfede sunulan karpuz, greyfurt, mango ve çeşit çeşit meyvelerin hepsi de birbirinden leziz ve taze görünüşlü… Süt, peynir, domates ve salatalığın da olması bizi inanılmaz mutlu etti… Daha ne olsun, tam bize göre bir kahvaltı. Seyahate çıkmadan önce ben de herkes gibi merak ediyordum ” acaba damak tadımıza uygun ve hijyen ortamda hazırlanmış mıdır yiyecekler ” diye, ama ilk intiba gayet olumlu. Aç kalmak mümkün değil Kenya’da, sadece meyveler bile harika …
Amboseli Milli Parkı’nda fil, buffalo, leopar, antilop türleri başta olmak üzere 300 civarı hayvan türü yaşamakta. 700 ‘den fazla file evsahipliği yapıyor Amboseli Milli Parkı, ayrıca bu filler dünyanın en uzun dişli filleri olarak da bilinmekte. Safariye sabah gün doğarken ve akşam üzeri olmak üzere genellikle günde iki kez çıktık, ama günde üç kez safari programı mevcut.
Birinci gün akşam üzeri çıktığımız safaride ilk gördüğümüz kocaman Afrika filleri yeterince heyecan yapmıştı ki telsizden bildirilen aslanın göründüğü koordinatlar yeni bir heyecan daha yarattı bizde. Erkek aslan tek başına sarı otların arasında dolaşıyor, av aranıyordu. Koordinatı alan safari araçları aslanın etrafında sıralandılar. Araçtan inmek kesinlikle yasak, tavanı yukarı açılan araçlarımızda rahatlıkla izleyebiliyoruz zaten.
Ormanlar kralı aslanla safariye çıktığımız ilk gün tanışınca diğer hayvanlar çok etkileyici gelmemeye başladı. Oysa ki hayatımda ilk kez belki de son kez göreceğim hayvan türleri idi. Renkli renkli kuşlar, zebralar, ceylanlar, maymunlar, buffalolar ve filler ilk gün gördüğümüz yaban yaşam hayvanları arasında idi. Yavru fili ailesinden yaşamı öğrenirken izlemek keyifli idi.
Doğal yaşamı bu kadar yakından izlerken açlıktan ayağa kalkacak dermanı olmayan hayvanları da görebiliyor ve yaşamın gerçekleri ile yüzleşmiş oluyorsunuz. Hayvanlar karnını doyuracak bir av bulamazsa ya da başka hayvandan artık bir yiyecek bulamazsa açlıktan ölebiliyor da. Safaride buna şahit olduk ancak yapacak bir şey yok, kesinlikle doğal yaşama müdahele edemiyorsunuz.
Safari sırasında kesinlikle sessiz olmak gerekiyor. Hayvanlar en ufak çıtırtıyı, sesi duyabiliyor ya da algılayabiliyor, bu da onları huzursuz edebiliyor. İlk defa safariye çıkan ben ve benim gibi kişilerin bu kurala uyum sağlaması çok kolay olmuyor çünkü Afrika belgesellerinde izlediğimiz o yaşamın tam ortasında olmak müthiş bir duygu. Bir yandan fotoğraf çekmek bir yandan yaban hayatı izlemek arasında insan bazen bocalayabiliyor.
Amboseli Milli Parkı ‘nda Afrika akasyası hakim görünüyor, başka da ağaç çeşidi çok fazla yok. Düz kurumuş otlaklar, çalı çırpı ve Afrika akasyasından ibaret bir bitki örtüsü. Bu kadar basit gibi anlatmış olmam doğanın güzel olmadığı imajını çizmek için değil, aksine her hali ile çok güzel bir coğrafya. Basit, sade ve güzel bir bölge.
Afrika akasyasının gün ışığında ve günbatımında verdiği görüntü harika idi.
Safariye sabahın ilk ışıkları çıktığınızda hayvanların da güne nasıl başladığını izleyebiliyorsunuz. Neredeyse tüm canlılar bizim gibi kalkar kalmaz karnını doyurmak istiyor. Enerjikler… Ordan oraya yürüyüşler, koşular, oyunlar, cilveleşmeler…
Akşamları kampta turistlere özel showlar yapılıyor. Yemekten sonra ateşin başında oturup yerel halk dansları gösterisini izledik. Beraber ritim tuttuk, dans ettik. Bir süre sonra o müzik kulağınıza o kadar işliyor ki kendi yörenizin türküsü gibi gelmeye başlıyor.
Öneri:
- Klimanjaro’ya nazır bir koltukta oturup, arkanıza yaslanıp, Afrika kahvesi yudumlayın.
- Yerel halk dansları yapan ekibe karışıp Afrika dansı yapın.
- Tüm meyveleri tadın, ilk defa göreceğiniz çok tür var.
- Balon turuna katılıp Kenya’nın bu güzel bölgesini yukarıdan izleyebilirsiniz.
- Akşamları geç bir saatten sonra elektrikler neredeyse sabaha kadar tüm bölgede kesiliyor, şarj edilecek alet ve pillerinizi buna göre organize etmenizde fayda var.
- Safari araçlarında tripod kurmanız çok zor, monopod daha uygun olacaktır.
- Sinek kovucuları düzenli olarak sürününüz. Zira bölgede bataklıklar da olduğundan sinek vs. var.
1 Yorum
Bu makaleniz bana iki sene once esimle birlikte gittigim Kenya turunu hatirlatti. Gercektende gorulmesi gereken safari parklari burada bahsettiginiz masai mara ve Amboseli parklari. Hayvanlarin dogal yasamdaki davranislari ve yasantisini canli gormek muazzam bir deneyim. Burada yasayan yerlilerle tanismak hayatinizda bir daha goremiyeceginiz bir deneyim. Bu harika makale icin tesekkurler.