Ağrı Dağı’nın eteklerindeki çayırlarda beslenen ve derelerinden akan tertemiz kar suyu ile sulanan küçükbaş ve büyükbaş hayvanların etine doyum olmaz. Doğubeyazıt ‘ta restorantlarda göremeyeceğiniz, evlerde pişirilen iki etli yemekten bahsetmek istiyorum. Yöreyi ziyaretim esnasında bana özel pişirilen Gırar Çorbası ve Abdigör Köftesi gerçekten enfesti ve tadı damağımda kaldı.
Gırar Çorbası :
Yarma, nohut, dövülmüş etten yapılmış köftecikler ve dağlardan toplanan taze otlar ( nane, yarpuz, aş otu vb. ) ile yapılan ayranlı bir çorba gırar çorbası. Yumurta, un ve yoğurt ile yapılan terbiyeye haşlanmış nohut, yarma, köftecikler katılarak pişiriliyor ve sonra otlar katılıyor, pişen çorbanın üzerine nane ile kızdırılmış tereyağ gezdirilip servis ediliyor. Gırar çorbası, çok leziz ve doyurucu bir çorba.
Abdigör Köftesi:
Sal taşında sinirleri ayrılana kadar tokmakla dövülen ete tuz, soğan ilave edilip iri köfte ( elma büyüklüğünde ) şekli verilerek kaynar suda haşlanıyor, pirinç pilavı ile servis ediliyor. Yörenin doğal ve leziz etleri ile yapıldığından tadı da gerçekten enfes.
Abdigör Köftenin hikayesi:
İshakpaşa Sarayını tamamlayan İshakpaşa’nın babası Abdi Paşa’nın midesi rahatsızdır ve et yiyemez, oysa ki yörenin mutfağında et önemli bir yer tutmaktadır. Sarayın aşçıları neredeyse yarış halindedir, saray dışından dahi et yemeği yapıp saraya gönderirler, amaç ” benim yaptığım etli yemek Abdi Paşa’ya dokunmadı” dedirtmektir. En sonunda bir aşçının yapmış olduğu ve saraya gönderdiği köfte, paşaya dokunmamış iyi gelmiştir. Köfteye “Abdigör köftesi ” denilmiştir.
