Balın ve çikolatanın başkenti Radovljica

8

Radovljica, Slovenya’da bir ortaçağ kasabası, Bled Gölü ile başkent Lübyana arasında ama Bled’e daha yakın bir konumda bulunuyor. Bled seyahatim sırasında  otobüs durağındaki ilan panosuna asılmış bir afişte 12-14 nisan tarihleri arasında bir çikolata festivali olduğunu görüyoruz ve seyahatimizin ikinci günü Lübyana’ya geçmeden önce Radovljica’ya festivale uğramaya karar veriyoruz.

Balın ve çikolatanın başkenti Radovljica

Bled – Lübyana otobüsüne binip kişi başı 1,80 Euro ödeyerek otobüsün en ön sırasındaki boş koltuklara oturuyoruz. Yolcuların bir çoğu biletini Radovljica diye kestiriyor. Yaklaşık 20-25 dk kadar kısa ama keyifli bir yolculukla festival alanına kadar giriyoruz otobüs ile, ama diğer araçlar meydana alınmıyorlar. Neredeyse otobüsün tamamı iniyor. Şehrin meydanında kurulmuş büyük bir çadır ve kalabalık karşılıyor bizi.

Çikolata Festivali’nde kimse para verip bir şey alamıyor, organizasyon bu şekilde yapılmış, para ile fiş alıp sonra fişlerinize göre alışveriş yapıyorsunuz, kimi tezgahta iki fişe kiminde üç fişe çikolata türleri satılıyor. Biz geri kalır mıyız, fişlerimizi alıyor ve stantları turlamaya başlıyoruz.

Çocuk, yetişkin yüzlerce kişi çikolata tezgahlarının önünde sırada, insanın aklı karışıyor, birini alsa diğerinde kalıyor gönlü:) En popüler tezgah ise yaklaşık 3-4 m2 lik tek parça en büyük çikolatanın olduğu tezgah. İlerleyen dakikalarda balyozla parça parça edilip satılıyor hepsi… Çikolata dışında içecek tezgahları, fast food, el yapımı fırın ürünleri vb. yemek stantları da açılmış.

Küçük müzik gruplarının dinletileri, çocuk tiyatroları, oyun alanları da düşünülmüş festival alanında. Bando takımını izleyip kahve & pasta molası verdikten sonra ara sokaklarda ufak bir keşif yürüyüşü yapıyoruz. 17. ve 18. yy dan kalma sevimli ve renkli evlerin sıralandığı sokakları, antikacı dükkanları, tatlı & pasta evleri,  barok kilisesi ile sevimli bir kent meydanına sahip olan Radovljica hakkında festivale gelene kadar bihaberiz ama çok seviyoruz…

Bu sevimli kasabada çok zaman geçirmemiş olsak da şunu öğreniyoruz ki ; Radovljica, bal üretiminde oldukça iddialı bir yer. Bu nedenle de “balın başkenti” diyorlar kasabalarına. Bal ile tatlandırdıkları tatlı ve çikolataları ile meşhur bir coğrafyadayız…

Gorenjka çikolata markasının vatanı

Radovljica’da neden çikolata festivali yapılıyor diye araştırırken tarihçesi 1922 yılına kadar uzanan bir çikolata üretiminin varlığını öğreniyoruz. Trieste’de yaşayan Slovenyalı Adolf Zavrtanik Radovljica’ya çok yakın ve memleketi olan Lesce kasabasında bir çikolata fabrikası kurar, kaliteli ve lezzetli çikolatalar üretir, ikinci dünya savaşından sonra bu fabrika millileştirilir, aile yeni bir çikolata fabrikası daha kurarak Gorenjka markasını oluşturur ve ambalajında kullandığı otantik ve sevimli bir kız çocuğu karakteri ile piyasaya çıkarlar, Gorenjka çikolataları ve yan ürünleri ülkede ve Avrupa’da önemli bir marka olmayı başarırlar.

Karavanke ve Julian Alpleri manzaralı bu şirin ortaçağ kasabasının nüfusu 5-6.000 civarında olmasına rağmen her yıl binlerce insanı bal ve çikolata turizmi ile kasabaya çekmesi büyük bir başarı. Ziyaretçiler çayırlardaki otantik kır evlerinde konaklayıp arılarla farklı deneyimler yaşıyorlar, çikolata yolu turunda hem tadım hem de çevrenin doğal güzelliklerini keşfediyorlar. Radovljica’nın eteklerinden geçen Sava Nehri, yöre çiftçisine can suyu olurken, trekking rotaları ile turizme de hizmet ediyor.

Lokal ve değerli bir marka; Gostilna Lectar

Bir ev düşünün, aile 500 yılı akın bir süre aynı evde nesilden nesile yaşasın, bal hamurundan yapılmış süslenmiş pastalar yapılsın, zencefilli lezzetler üretilsin, balmumu ve modern arıcılık üzerine atölyeler düzenlesin, tarihi odalarında misafirler uyusun, en lezzetli ve otantik Slovenya yemekleri ile oluşan  menü geleneksel bir şekilde sunulsun, dünden bugüne yaşanmışlıklar sergilensin müzesinde… Radovljica’nın en tarihi sokağında yer alan Gostilna Lectar işte böyle bir yer. Şimdilerde pansiyon, müze, lokanta olan tarihi bina ailenin geçmişte yaşadığı evleri imiş, küçücük kasabanın marka oluşunda büyük rol oynamış.  Daha detaylı bilgi için tıklayınız…

Özetleyecek olursam;

Böyle küçük ama değerli bir kasabayı görmekten büyük keyif aldım. Arada böyle yoldan çıkmak gerekir ama değil mi:) Bu arada, balı ve arıcılığı meşhur  Radovljica’dan elim boş dönmedim. Kasabanın eczacılıkta en eski ailesinin müzesini ziyaret edip, el yapımı kahveli & ballı bir cilt kremi de aldım:)

Yolunuz 2020 yılının nisanında Slovenya’ya düşerse festival programının linkini buraya bırakıyorum, belki ilgi alanınıza giren bir atölyeye katılmak istersiniz. Tıklayınız…

Share.

8 yorum

    • Slovenya, bence sadece THY ile gidilebildiği için Türkler tarafından yeteri kadar tanınmıyor oysaki Avrupa’daki cennet köşelerden, hem doğası hem mutfağı ile…

  1. Bazen Slovenya’yı çok anlatasım geliyor bazen de aman boşver ne kadar az insan giderse daha iyi diyorum. Lviv örneğindeki gibi olsun istemiyorum. Bu şehirle tanıştırdığın için teşekkürler 🙏

    • Ben Slovenya’ya bayıldım, kırsalında gezerken bir yerlerden Heidi fırlayacak sanıyor insan 🙂 Şehirleri ise bir o kadar canlı ve yaşayan şehirler… Pegasus uçmadıkça kolay kolay kimse gitmez merak etme Şükran :))

  2. yaaa bayıldım! bende gidebilsem ne olurdu. o kıyafetler binalar sokaklar, tavuk şeklindeki çikolatalar… film karelerinde gezinmek gibi olmuş

Yorum Yap

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.