Eze, Fransa’nın Nice şehri ile Monte Carlo’nun arasında, yüksek bir tepede kurulmuş bir köy. Fransa’nın güney kıyıları Fransız Rivierası yani Cotê d’Azur diye anılır Türkçesi ise “gök mavisi kıyı” dır. Eze de Fransız Rivierası’ndaki seçkin ve ünlü bölgelerden biri ve gök mavisi Eze için oldukça uyuyor.
Deniz seviyesinden 429 metre yukarıda olan Eze’ye yüksekte kurulmuş olmasından dolayı kartal yuvası da deniliyor. Nüfus, kışın 100 kişiyi bulmazken yazın 3000 kişiye kadar çıkıyor.
Nice’den Monte Carlo’ya doğru kıvrıla kıvrıla giderken insan gözünü mavi Akdeniz’den alamıyor, işte tam da bu güzelliklere büyülenmişken Eze’ye vardık. Köyün girişindeki otoparka arabayı park ettikten sonra otopark fişini cama iliştirmediğimden 17 Euro cezayı kredi kartımdan bir güzel çektiler ( Fransa otopark cezasını hassas uygulayan ülkelerden, bu konuyu önemseyin) Otoparkın hemen arkasında turizm enformasyon bürosu mevcut, uğrayıp harita ve bir kaç broşür aldıktan sonra Eze ‘yi turlamaya başlayabilirsiniz.
Kale girişi ile Eze’ye de girmiş olduk. Dar ve taş yollar zirveye kadar götürüyor. Sokaklar sağlı sollu hediyelik eşya satan dükkanlar, butik oteller, sanat galerileri ile dolu o yüzden hemencecik tepeye varamıyorsunuz. Dükkanlara ve galerilere girmekten çekinmeyin, her ne kadar pahalı olsalar da sadece bakınmak için bile girebilirsiniz. Oteller ise dışardan taşduvar görünse de lobileri ve bahçeleri ( görebildiğim alanlar ) oldukça sade ve bir o kadar da şık. Gerek konaklama gerekse kahvaltı ücretleri bütçeleri zorlayacak kadar da yüksek.
Eze’nin dar sokaklarını filozof Nietzsche’nin 1883’de tırmandığı ve ünlü eserlerinden olan ” Böyle buyurdu Zerdüş” ü Eze’de yazdığı söylenmekte. Nietzsche ile aynı sokaklarda yürüdüğünü bilmek insanı biraz daha heyecanlandırıyor. Köyün geçmişi ise 14.yy’a kadar uzanmakta ve zirvedeki saat kuleli Sainte-Croix Chapel’i de 14.yy da yapılmış.
Kalenin giriş kapısında duvarda gördüğüm ve şaşırdığım tabelada da yazılanlara göre Fransa Kralı I. François, Şarlken’e karşı Osmanlılar’dan yardım isteyince, Kanuni Sultan Süleyman Barbaros’u Fransa’nın Akdeniz kıyılarına göndermiş. Barbaros ise Toulon’da Fransız donanmasıyla birleşerek 1543’te Nice’i ve Eze’i almış. Eze her ne kadar kartal yuvası gibi zirvede olsa da tarihi boyunca savaşlara, istilalara, yıkımlara uğramaktan kurtulamamış.
Eze’nin güzelliğine güzellik katan bir başka özelliği ise 1949 yılında köyün yine en tepesinde kurulmuş olan egzotik botanik park ve heykeller.
Eze küçük bir köy ancak sadece bu anlatılan yerleri gezmeniz için minimum iki saatinizi ayırmanız gerekir. Daha fazla vaktiniz varsa biraz da sahiline inebilirsiniz.
Hala elle parfüm imalatının yapıldığı tarihi ve yerel parfüm fabrikası Fragonard‘ ın Eze şubesini gezebilir, parfüm, sabun, krem, aromatik yağ alabilirsiniz. Köydeki diğer parfüm fabrikası ise Galimard. Her iki fabrikanın da kuruluşu 250 yılın üzerinde. İmalatta kullanılan güllerin bir bölümünün Isparta’dan gönderildiğini duymak insanın gururunu okşuyor.
Eze’ye Nice’den ve Monaco’dan trenle ulaşmanız çok kolay. Güney Fransa’da gezilecek çok yer olduğundan ve iki kişiden fazla olduğumuz için biz araç kiralayarak gezmeyi tercih ettik.
Öneri:
- Deniz-plaj tatili sevenler bölgeyi kesinlikle yazın gezmeli çünkü deniz ve plajlar muhteşem.
- Eze’deki otellerde manzara karşısında kahvaltı yapma hayaliniz varsa kişi başı min. 50 Euro bütçe ayırmanız gerekir.
- Zirveye kadar yürüyün yoksa sonra pişman olabilirsiniz.
- Perşembe günleri pazar kurulmakta, Fransa’daki pazarları gezmek çok keyifli.