Romanya nüfusunun ortalama %10’u Roman halkından oluşuyor. Roman ve Romen halkı denilince farklı etnik gruplardan bahsetmiş oluyoruz. Romanlar, Türkiye’de de yaşayan Roman halkından. Filmlerde gördüğüm at arabalı Romanları ana memleketinde görmeyi elbette çok istiyorum. Bükreş’te pazarda, otobüs durağında ya da bir tezgahın başında çok sayıda Roman gördüm ancak Romanya’ya gelip de bir çingene köyü görmeden dönmek olmazdı.
Rehbere, otantik bir çingene köyü görmeyi çok istediğimi söyledim. Hayalimdeki köyü tasvir ettiğimde şaşırdı, onların geçmişte kaldığını ve Romanların da yerleşik düzen içinde yaşadığını söyledi. O nedenle böyle bir köy çok zor dedi.Bükreş merkezi gezdikten sonra sürpriz bir şekilde şehir dışına yol almaya başladık, rehber bir çingene köyüne götürüyordu bizi. Bakalım nasıl bir köy çıkacak diye içten içe heyecan duyuyorum.
Bükreş’ten yaklaşık 1,5 saat mesafede, güneybatı istikametine doğru ilerliyoruz. Hatta biraz ötesi Bulgaristan. Artık kırsaldayız, küçük küçük köyler ve kasabalar geçiyoruz. Yollar tek şerit. Haftasonu olduğu için insanlar evlerinde. Hatta halloween partilerden çoğu uyanamamış bile.
Buzesku, zengin bir çingene köyü
Geniş, yemyeşil tarlaları, hayvan sürülerini geçtikten sonra Buzesku Köyü sapağından çıkarak köye giriş yapıyoruz… Ama burası köyden ziyade kasaba gibi… Büyük bir ana cadde, üstelik asfaltlı. Yolun iki yakasında 3-4 katlı, çatıları kimi kübik kimi köşeli, hatta kale gibi görkemli ve enteresan binalar sıralanmış. Hepsi farklı renklerde. Evlerin içine girmemize izin almamız zor değil ancak dediğim gibi insanlar hala uyanıp günü yakalayamamışlar. Rehberimiz, evlerin içinin dışından çok daha gösterişli olduğunu söylüyor.Evlerin çatılarında aileyi simgeleyen semboller takılı. Büyük apartman dairelerinde yaşayan çingeneleri göreceğimi hiç tahmin etmemiştim. Yollar oldukça sakin, çünkü çingeneler de geç saatlere kadar halloween partide imiş. Bir evin önünde domuz kesilmiş, etleri parçalanıyordu. Başında çocuklar merakla izliyorlar.
Yüksek kalpaklı, altın dişli reis edasında bir Roman ” hoş geldiniz” deyip sohbete başladı ama kanlı bir ortamda fazla kalamadım. Rehber hayal kırıklığına uğradığımı görünce köyün özelliklerini anlatmaya başladı.Nüfusu ortalama 5.000 olan Buzesku dünyanın en zengin çingenelerinin yaşadığı köylerden biri… Ana cadde üzerinde sıralanan evler Beverly Hills’ deki evlere rakip olacak kadar pahalı imiş meğer. 2 milyon dolardan 30 milyon dolara kadar çıkan 800 farklı ev var burada. Dünyanın en zengin çingeneleri hatta çingeneler kralı burada yaşıyor. Sigara kaçakçılığı gibi illegal işler de yapıyorlar otel işletmeciliği de… Çok ciddi bir ekonomiye sahipler.
Çocukluğumun filmlerinde gördüğüm üzeri tenteli, silindir şekilli at arabaları gibi olmasa da at arabaları hala kullanılıyor bu diyarda. Caddelerde ata arabası da en lüks otomobili de görmek mümkün. Buzesku’ daki çingeneler lüks yaşamayı seviyorlar. Devlete vergi ödemeyi reddeden Buzeskulular, milyon dolarlık evlerinin vergisini ödememek için inşaatı tam olarak bitirmiyorlarmış, yani küçük de olsa inşaat devam ediyor.
Bu kadar zenginliği gördükten sonra köyün girişindeki küçükbaş hayvan ağılı ne kadar büyük bir tezat. Geniş tarlalara sahip olan Buzeskulular tarım hayvancılıkla pek uğraşmıyorlar, içlerinde çok azı bu işlere bakıyor.
Yolumuzun üzerinde olmayan bir köy Buzesku, Bükreş’e dönüş trafiğini hesaba katınca yaklaşık 2,5 saat süren dönüş yolu bekliyor bizi. Ben ise zengin çingene köyünü görmenin şaşkınlığı ile hayallerimin çingene köyünü görememenin üzüntüsü içindeyim…