Baltık Denizi kıyısındaki Riga, Letonya’nın başkenti. Bayii turlarının ilgi gören rotaları arasına giren Riga’ya, Türk vatandaşları schengen vizesi ile gidebiliyor.
Letonya’nın bağımsızlık hikayesi
Riga 1918 yılında 1.dünya savaşının bitiminde bağımsız Letonya’nın başkenti olmuş ancak 20 yıl sonra 1938’de Letonya Rusya’ya bağlanmış, 1991 yılında Rusya’nın dağılmasından fırsat Letonya da yeniden özgürlüğünü ilan etmiş. Estonya, Letonya ve Litvanyalılar 1989 yılında Rusya’ya karşı 600 kilometre uzunluğunda bir insan zinciri oluşturarak bağımsızlık istemişler ve bu üç ülke de bu eylemle kansız bir şekilde bağımsızlıklarını kazanmışlar. Bu eylemde Letonya TV kulesinden yapılan eylem çağrısı etkili olmuş. Tv kulesi bugün de turistlerin ziyaret mekanları arasında, 368 mt. yükseliğindeki kule 1979 yılında inşa edilmiş, Eifell kulesinden daha yüksek ve Avrupa’nın en yüksek ilk beş binası arasında.
Art Nouveau binalar Riga’da
Riga’nın ortasından akan Daugava nehri şehri ikiye bölerek Baltık Denizine akıyor, nehrin üzerindeki köprülerle iki yaka arasında ulaşım sağlanmakta. Kışın şehirde sis hakim diyebiliriz. Riga’da turistlerin gezdiği eski şehir ( Old town) Dome Meydanı ve katedrali ile St.Peter katedrali Unesco Kültür Mirasları Listesine alınmış. St. Peter Katedrali, ilk olarak 1660’larda Gotik mimari ile tahtadan inşa edilmiş, daha sonraları ise geçirdiği yangından sonra çelikten yeniden inşa edilmiş, kilisenin tepesinden şehir manzarası seyredeğer. Riga Art Nouveau mimarisi ile de meşhur. Şehirde 700 civarında bu tarzda yapılmış ve koruma altına alınmış sanat eseri konumunda bina var. Mikhail Eisenstein ise (Art Nouveau mimarlarının en ünlülerinden biri) şehre imzasını atmış mimarların başında geliyor.
Tarihte ilk süslenen noel ağacı
Noel ağacının süslenmesi ilk kez Riga’da gerçekleşmiş. 1510 yılının Noel gecesi eğlenceler Karakafalılar adı ile bilinen zencilerin kurmuş olduğu esnaf locasından dışarıya yani meydana taşmış, insanlar meydandaki çam ağacının etrafında dans etmeye başlamışlar, ellerine geçen süsleri ise ağaçlara atıp en sonunda koca ağacı yakmışlar. Bu süslenen ağaç ilk Noel ağacı olarak kabul edilmiş ve Avrupa’da bir Noel geleneğinin başlangıcına sebep olmuş. Karakafalılar locası da II.Dünya Savaşında diğer binalar gibi yıkılmış ancak 1999 yılında aslında uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Binadan geriye kalan tek orijinal şey ” eğer bir gün yıkılırsam yeniden inşa et” yazısı bugün binanın içinde cam fanus içinde sergileniyor.
Letonya’nın Özgürlük Anıtı
Üzerinde “vatan ve özgürlük” yazan Özgürlük Anıtı “Milda” eski Riga bölgesinde ve Amerika’daki özgürlük heykelini anımsatıyor. Üç yıldızı havaya kaldıran bronz kadın figürlü heykel ile Letonya’nın Kurzeme, Vidzeme ve Latgale bölgeleri temsil edilmiş ancak bu üç yıldızın Estonya, Letonya ve Litvanya’yı sembol ettiği de söylenmekte. Anıt, 1918-1920 yıllarındaki özgürlük savaşında hayatını kaybedenlerin anısına 1935 yılında dikilmiş, 42 mt yüksekliğinde ve Avrupa’nın en yüksek anıtları arasında yer almakta. Anıtın çevresindeki büyük parkta bulunan kanalda kanolar ve deniz bisikletleri ile gezinti yapılabilmekte, kanal etrafında yürüyüş ve oturma alanları bulunmakta, bu park şehrin en canlı yerlerinden.
Soğuk havaya karşı black balgam şurubu
Letonya denizcilikte ormancılıkta gelişmiş , yüzölçümünün yarıdan fazlası orman olan ülkede ahşap bina da oldukça fazla. Eski Riga’da eski ahşap evler hala korunmakta. Soğuk iklimden dolayı olsa gerek el işi yün çorap, eldiven, atkı vb. ürünler oldukça popüler. Yine soğuğa karşı black balgam denilen 24 çeşit bitki ve kökünden yapılan, %45 alkol oranı ile kuvvetli bir şurubu var ki cep boyu da dahil boy boy her yerde karşımıza çıktı, çikolatasız tüketmek pek de kolay olmadı ancak içince içiniz gerçekten ısınıyor. Şehirde 40’dan fazla müze bulunmakta, kültür sanata oldukça ilgi duyan Letonya’nın mutfak kültüründe ise yine soğuk havadan dolayı çorba ve çavdar ekmeği, baltık denizi balıkları ( yılan balığı ve somon ağırlıklı ) , bira önemli yer tutmakta. Üç günlük gezi programında hiç tavuk yemedik, çorba-balık ve bulgur ağırlıklı menüler çoğunlukta idi.
Kadın nüfus yüksek
Kadın nüfusun erkeğe nazaran yüksek olduğu Riga’da bir erkeği iki elinde iki bayan ile yürürken görürseniz şaşırmayın. Kadınlar, mankenleri aratmayacak kadar güzeller lakin erkek sayısının azlığından durumu kabullenmiş görünüyorlar.
Gece hayatı, klupleri, eğlenceleri ile meşhur olan Riga’da hafta içi tam bir sükûnet yaşanırken cuma ve cumartesi geceleri sabaha kadar eğlence devam etmekte. İyi kluplerin girişleri ücretli, girerken pazarlık yapılmasını tavsiye ediyorum, çünkü biz kişi başı 35 Euro olan bir klube 20 euroya girmiştik. Enteresan bir olay anlatmak istiyorum; klube girerken vestiyerde paltoları alan kızı yarım saat sonra sahnede striptiz yaparken görünce şaşırdık ancak sonra sırasıyla garson, biletçi kız, barmaid derken anladık ki kızlar klubun her işini kendileri yapıyormuş meğer 🙂
Turistlerden dansı karşılığından para toplayan kadınlar… Bir yanda yaşlı kadın turistlerden dansı karşılığında para toplarken diğer yanda ise tıka basa dolan gece kluplerinde yine dansı karşılığında para toplayan genç kadınlar.
Riga’yı gezen turistler şehre yakın olan Jurmala kasabası ile Sigulda kasabasını da gezmekteler. Bizim tur programımızda da iki ayrı gün öğleden sonra bu iki bölgeye tur düzenlendi.
Sayfiye kasabası Jurmala
Baltık Denizi boyunca 32 km kıyısı olan Jurmala, Baltık ülkelerinin ve Rusya’nın da gözdesi olan bir sayfiye kasabası. Sadece plajı ve denizi ile değil çam ormanları ile de ilgi kaynağı olmuş. Rusya Devlet Başkanlığının yazlık malikanesini de Jurmala’da. Kasaba spa otelleri ile tam bir turizm merkezi. Evler iki üç katlı, ahşap ve bahçeli… Kasabayı farkı kılan diğer özelliği ise yörede 80-150 yıllık ahşap köşklerin olması. Öğlen yemeğimizi Özbek bir restorantta yedik, üç günlük gezi programındaki özbek pilavı ve kırmızı et ile en leziz menü idi diyebilirim.
Jurmala Riga’ya 25 km. mesafede, trenle ya da otobüsle ulaşımı kolay.
Sigulda ve Gauja Milli Parkı
Riga’ya yaklaşık 55-60 km mesafede olan Sigulda kasabası ağaç bastonları ile ünlü. Yöre tamamen ormanlık… Ortaçağdan kalma kaleleri, Milli Parkı ile ünlü olan kasabada ahşap ve kütük evler kendini fark ettiriyor. Gauja nehri kıyısındaki Turaide Kalesi’nin meydanında konserler de düzenleniyor. Milli Parkın içinde küçük küçük mağaralar da bulunuyor. Nehir üzerinde kano gezintisi yapılabiliyor. Sigulda, Letonyalıların haftasonu dinlenmek için geldikleri doğal bir alan.


Riga’ya ulaşım
Türk Hava Yolları’nın yanı sıra Ukrayna Hava Yolları, Aeroflat ve Letonya Hava Yollarının Riga’ya haftanın her günü direk seferleri bulunmakta. Riga’da yerüstü raylı sistem toplu taşıma yaygın, şehir merkezinde toplu taşıma ile rahatlıkla gezilebiliyor. Şehirlararası ulaşımda ise ülke çok büyük olmadığından otobüs kullanılıyor.