Bir seyahat dergisinde Elazığ’da üzüm bağları olduğunu ve eylül sonunda kültür gezisi dahilinde bağbozumu etkinliği düzenlendiğini okumuş, aklımın bir köşesine yazmıştım. THY’ nın kampanyalarında İstanbul-Elazığ gidiş-dönüş 78 TL’ye ucuz bileti yakalayınca bu deneyimi yaşamak istedik…
Elazığ – Pertek minibüsü ile bağbozumu görmeyi planladığımız yöreye gidebileceğimizi öğrendik, minibüse binerken “Şükrü Baran bağlarında inmek istiyoruz” dedik muavine, üzüm bağlarından geçmeye başlamıştık ki bi heyecan kapladı içimizi yaklaşmış olmalıyız, derken Pertek feribot iskelesine geldik. Şoföre ineceğimiz yeri hatırlatınca da“ben sizi barakada indireceğimi biliyordum” dedi, baraka Pertek kıyısı imiş ve meğer yanlış anlaşılma olmuş. Elazığ yakasında indik minibüsten, yöre halkı oldukça yardımsever , hemen başka bir şoför ayarlayıp bizi ona teslim ettiler.
Yeni şoförümüze bağbozumu görmek istediğimizi bu yüzden İstanbul’dan geldiğimizi, Şükrü Baran bağlarını ise internetten bulduğumuzu anlattık, O da bize bu bağın dün bozulduğunu ancak şuan başka bir bağda yaklaşık 20 işçinin çalıştığını, oraya götürebileceğini söyledi, hiç vakit kaybetmeden dediği yere gittik.
Kör istedi bir göz allah verdi iki göz deyimi o kadar uydu ki durumumuza anlatamam 🙂 Bağın sahibi hanımağa öğle yemeğini hazırlıyor, işçiler de üzümleri topluyordu. Biz de hem fotoğraf ve kamera çekimi yapıp hem de onlara katıldık, üzüm toplarken arada yemeden duramadım, siyah öküzgözü üzümleri çok lezzetli idi. Bağ bostan işi sırasında türkü söylenir diye düşünüyordum ama hiçbiri söylemedi, birazcık ben mırıldansam da yine hareketlendiremedim ırgatları 🙂 Çalışanların bir kısmı komşu, bir kısmı ise mevsimlik ücretli işçilerdi.
Öğle yemeği vakti geldi, bırakmadılar bizi, yemek yemeden şuradan şuraya göndermeyiz dediler. Sofralar kuruldu, masada beyler yerde hanımlar… Ama biz misafiriz ya o yüzden masaya oturmamızı istediler, etli türlü-bulgur pilavı-salata çok lezizdi, tüm sebzeler bahçeden toplanmış. Yemek sonrası çayımızı da içtik, biraz politika sohbeti, sonra yolcu yolunda gerek deyip kalktık. Başka köydekiler haberimizi almışlar bile, bizi köylerine bekliyorlarmış 🙂 Orcik ( pestil içine ceviz konularak yapılan sucuk ) yapmışlar, bu fırsatı kaçırır mıyız , hemen o köye gittik.
Bugün hava ılık, gökyüzü inanılmaz güzel bulutlarla kaplı… Şansımız da sabahtan beri iyi gidiyor, insanlar sıcak ve misafirperver, biz bugün çok mutluyuz çokkk 🙂 Köye vardığımızda orcikler yapılmış dama kurutmaya asılmıştı. Şoför bizi tanıttı hane halkına, sallanan yamuk bir merdivenden yukarı dama çıktık, pestil ve orciklerin fotoğraflarını çektik. Köyün hemen yamacındaki küçük bir bağda yine bağbozumu yapılıyordu, kadınlar bize ” bizi de çekinnn” diye seslendiler. Hafıza kartlarımız neredeyse doldu taştı üzüm ve bağbozumu fotoğrafları ile …
Doğaçlama bağbozumu ancak bu kadar güzel ve keyifli olabilirdi, gün bitmek üzere iken biz de yorgunluktan bitmiştik ama Elazığ’a geldiğimize değdi doğrusu. Hikaye burada bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz 🙂 İşte hikayenin devamı…
Öneri:
- Eylül ayının 2. ya da 3. haftasonu için bir gece konaklamalı Elazığ programı yapın. Hem bir bağbozumuna katılın hem de Harput ve Elazığ’ı gezin…