İstanbul’un oksijen kaynağı olan Belgrad Ormanları, şehir ortamından uzaklaşmak isteyenler için tam bir kaçış noktası ancak İstanbullu bu fırsatın farkında değil ve çok da iyi değerlendiremiyor.
Anadolu yakasındaki evime yaklaşık 45km uzaklıkta olan Belgrad ormanlarına pazar sabahları 40dk.da arabamla gidebiliyorum. İstanbul’da olup yerini bilmeyenler için kısaca tarif etmek gerekirse; Maslak- Sarıyer istikametinde Tarabya sapağına gelince U dönüşü yaparak Bahçeköy tabelasını takip ettiğinizde yol sizi ormanın girişine kadar götürmekte. Aracın türüne göre 10 ila 20 TL arasında bir giriş ücreti var, yayalara ise ücretsiz. Kapıdan girer girmez yol ikiye ayrılır, soldan gittiğinizde yaklaşık 3 km sonra yürüyüş parkuruna ve Neşet Suyu piknik alanına; sağdan gittiğinizde ise direk olarak bentlere ve piknik alanına varırsınız. Ormanın iç kısmında bu yollar hep birbirine bağlanır.
Belgrad Ormanında 7 tane su bendi var. Bentlerdeki su , kemerler ile şehre taşınarak İstanbul’un su ihtiyacı karşılanmış. Su kemerlerinden günümüze kalanları şehrin muhtelif yerlerinde görebiliyoruz. Büyükbent’in etrafındaki yürüyüş parkuru İstanbul’un en iyi yürüyüş alanı ve 6,5km . Yaz kış her yaştan insanın yürüyebileceği seviyede. Parkurun başlangıcında ve muhtelif yerlerinde farklı egzersiz ekipmanları da bulunuyor. Neşet suyu piknik alanı girişinde içilebilen temiz ve leziz bir su olan Neşet Suyu Çeşmesi vardır, İstanbullu 1980’lerde su sıkıntısı yaşadığı dönemlerde bu çeşmede uzun kuyruklar oluşturmuştu. Çeşme adını, ormanın ıslah çalışmasında emeği geçen Müderris Neşet Bey’ den almış. Neşet Suyunun hemen girişinde bir de köy pazarı kuruluyor, Kilyos köylerinde yetişen sebze ve meyveler satılıyor. Piknik alanlarına yakın yerlerde sayısı az da olsa kır bahçesi ve lokantalar da var. Ormanın geneline dağılmış 11 mesire alanı var, bu alanlardan birkaçı kalabalık gruplara pilav günü gibi özel günler için tahsis edilebilmekte.
Göl kenarındaki çok kişinin de bilmediği iskele ise benim favori mekanım 🙂 Ayrıca Belgrad Ormanlarındaki yürüyüş parkurunda kışın sabahın erken saatlerinde yürüdüğünüzde gölün üzerindeki sis bulutu etkileyici olur. Ekim ayında ise yapraklar sararır ve çok güzel sonbahar fotoğrafları çekilebilir.
Belgrad Ormanlarının Tarihçesi:
Kanuni Sultan Süleyman, 1521’de Sırbistan seferinden dönerken birçok Sırp esiri de beraberinde getirmiş. Bizans zamanından kalan köyleri canlandırma ve yeni köyler kurma planı dahilinde Sırp esirleri, eski Ayvat Köyü yakınına, orman içine yerleştirmişler ve adına da ‘‘Belgrad Köyü’ demişler. Zamanla orman da aynı isimle anılmaya başlanmış. 1894 de ise bentlerin suyunu kirletmeleri sebebiyle köy ormandan ayrıştırılmış. Gittikçe kalabalıklaşan İstanbul’ un su ihtiyacının büyük bir kısmı Mimar Sinan’a yaptırılan ( 16.yy) su kemerleri ile Belgrad Ormanları’ ndan karşılanmış.
1857 yılında Fransa’dan getirilen ormancı uzmanı L. TASSY Belgrad Ormanı’ nın yanındaki Bahçeköy’ de (Bugünkü orman fakültesinin olduğu saha) ilk yüksek orman okulunun kurulumunu gerçekleştirmiş ve Belgrad Ormanı o tarihten bugüne Türkiye ormancılarının ve öğrencilerinin öğrenme ve tatbikat ormanı olmuş.
Belgrad Ormanı’ nın esas ağaç türü meşe olup, genel orman alanının %75’ ini kaplamakta. Kuzeye bakan yamaçlarda kayın ve içlerde gürgen ve güney yamaçlarında ise kestane ağaçlarına rastlanmakta. Tek tek veya küme halinde bulunan diğer ağaç türleri ise Kızılağaç, kavak, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, söğüt, üvez. Ağaççık ve çalılar ise; Muşmula, fındık, kızılcık, katır tırnağı, sırım, laden.
Belgrad Ormanı, 1953 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile “KORUMA ORMANI” olarak ilan edilmiştir.
( Kaynak: Belgrad Ormanı resmi web sitesi )
14 yorum
görsel seçimleriniz de oldukça güzel, makalelerinizi daha çekici kılıyor.
Mehmet bey fotoğrafların tamamı bana ait, beğenmenize sevindim 🙂 teşekkürler…
belgrad ormanından güzel fotoğraflar için teşekkürler..
İstanbul’un içinde istanbula uzak çok güzeldi
Sevgili Zekiye, güzel bir havada beraber yürüyüp kahvaltı yapacağız…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine… Fotoğraflar ve yazı için teşekkürler.
Ayten , sen de çok güzel dizeleri paylaştığın için teşekkürler…
Belgrad ormanlarını 1990 yılların başında keşfetmiştim.Her cumartesi pazar kış aylarında oraya gider evde hazırladığımız peynir li sandeviçlerimizi başlangıç noktasındaki cafe de sıcak çayla yer sonra da senin yazdığın ve fotografladığın yürüyüş parkurunu tamamlar sonrada piknik yapar keyifli bir gün geçirirdik.
Senin bilgilendirmelerin le de tarihçesini öğrenmiş oldum.
Ellerine sağlık son derece güzel resimler koymuşsun.
Teşekkür ederim.
BIRAKIN BELGRAD ORMANLARI DA BAKİR KALSIN.
Ben teşekkür ederim İrfan…
o zaman ben parmak kaldırıyorum
Okurken bile huzur doluyo insan..
İstanbullunun sahip çıkması gerekir bu huzura…
yazım üslubunuz gayet akıcı, fotoğraflar harika.
Elinize sağlık
teşekkür ederim Cengiz Bey…