Lake Nakuru; binlerce pembe flamingonun Afrika’daki önemli duraklama noktalarından biri. Nairobi ‘ye 160 km yani ortalama 2,5 saat, Masai Mara ‘ya ise 220 km yani ortalama 5 saatlik mesafede. Doğal park alanında 400’den fazla kuş çeşidi mevsimine göre konaklama yapıyor.
Nairobi’den mesafe çok uzak olmamasına rağmen yolların bozukluğu nedeniyle oldukça meşakkatli bir yolculuk geçiriyoruz, Lake Nakuru yolunda arada küçük molalarımız oluyor ancak bizler fotoğraf çekmek için rehbere durmasını rica ettiğimiz zaman durmuyor, kuralları ve yasakları bize hatırlatıyor, güvenliğimizden kendisinin sorumlu olduğunu ve yol boyunca belli aralıklarla merkez ofisine bilgiler verdiğini söylüyor. Kenya’nın güvenlik açısından riskli bir ülke olduğunu gezerken anlamıyorsunuz aslında.
Lake Nakuru’yu o kadar çok görmek istiyorum ki hayallerimdeki binlerce pembe flamingoyu fotoğraflamak için sabırsızlanıyorum. Kampın girişinde koca bir boğa yılanı yolun ortasında karşılıyor bizi, sonra hızla otların arasında kayboluyor. Flamingoların heyecanından olsa gerek bu boğa yılanı bizi pek korkutmadı 🙂
Eşyalarımızı odalarımıza hızla bırakıp, öğle yemeğini yine aynı hızla yiyip, zamana karşı yarışarak göle gitmeye çalışıyoruz aracımızla, uzaktan gölü görüyoruz ama tam bir hayal kırıklığı , binlerce flamingo nerede??? Rehber, mevsimin bu sene erken döndüğünü kuşların göç ettiğini söylediğinde moralimiz yerlerde, dudaklarımız büzük 🙂 Göle vardığımızda paçalarımızı kıvırarak yürüdük her yer çamur ve su içinde, çok az sayıda kuş çeşidi ve flamingo var. Tele lensi kullanmaya gerek kalmayacak kadar yakınız göl üzerindeki pelikan ve diğer kuşlara.
Göl kenarında sadece kanatlı hayvanları değil farklı türden yabani hayvanları da gördük. Gergedenlar, bufalolar, maynunlar bunlardan en çok gördüklerimiz. Normalde safari sırasında aratan inmek yasak olduğu halde, fotoğraf molası verdiğimiz bir anda ekipden bir arkadaşımız araçtan indi bufaloya biraz yaklaşmak istedi, arkasından ben de indim ama arabaya yakınım, ani bir şey olursa çabucak araca binebilecek mesafedeyim, derken bufalo huysuzlaştı ve uzun zamandır hareketsiz durduğu alandan kalkarak fotoğraf makinasına doğru ağır ağır yürümeye başladı. İşte bizim kalp atışlarımızın hızlandığı an 🙂 Arkadaşım yavaş adımlarla arabaya kadar geri geri yürüdü, yüzünü bufalodan çevirmeden. Tahlikeli hareketlerden kaçınmak gerekir bu coğrafyada, bu net anlamış olduk.
Flamingoların neredeyse yok denecek kadar azlığı moralimizi bozmuş olsa da şansımızı bir de sabah gün doğarken denemek istiyoruz, şoförümüzü akşamdan ikna ettik ve gün doğumunda göl kenarına indik, tripodlarımızı kurup hem fotoğraf çektik hem de doğanın sabah erken saatlerindeki dinginliğini izledik.
Konaklama ve yeme-içme:
Lake Nakuru’da Flamingo Hill Camp ‘da zemini beton, üstü ve çatısı tamamen tenteden yapılmış çadırlarda konakladık. Duşu, yatağı, odanın konforu oldukça iyi idi. Yemekler ise Kenya’da diğer tesislerde olduğu gibi et ağırlıklı ve leziz. Lodge lar etrafı yabani hayvanlara karşı güvenlik amaçlı çitle çevrili ancak sürüngen ya da haşereyi engelleyecek bir şey yok.
Öneri:
- Bu seyahati kasım ayı başında gerçekleştirmiştim, ekim ayında giderseniz göç sezonunu yakalayabilir ve daha fazla türde yabani hayvan görebilirsiniz.
- Sinek ve haşere kovucu sprey kullanmadan doğaya çıkmayınız,
- Çorap ve kapalı ayakkabı, uzun paçalı pantolon, uzun kollu bir üst giyininiz,
- Yemekler gayet sağlıklı ve leziz, rahatça yiyebilirsiniz, hatta Güney Afrika şarabı tadınız.
- Gündoğumu kaçırmayın, ışık fotoğraf için harika.
- Göl çevresinde yerler su olduğundan yedek ayakkabı illa ki bulundurunuz.
- Kamp alanında elektrikler çok sık kesildiğinden kamera, laptop ve telefonunuzun şarjını kontrol edin,
- Yanınızda küçük bir el lambası bulundurun.
2 yorum
hoş ve bilgilendirici bir yazı olmuş, elinize sağlık.
teşekkür ederim Mehmet bey…