Aix-en-Provence ( okunuşu: aks en provans) lavanta tarlaları ve köyleri ile meşhur olup, Fransa’nın güneydoğu iç kısmında, doğusunu Alplere güneyini ise Cote d’Azur’a dayamış, ülkenin en seçkin ve güzel yörelerinden biri.
İstanbul’dan Marsilya’ya uçup trenle ya da kiralık araçla bölgeyi ortalama 3 günde rahatlıkla gezebilirsiniz. Kartpostallardaki güzel lavanta tarlalarını görme zamanı temmuz ayı. Bu dönemde uçak biletleri pahalı olduğundan biletimizi yedi ay öncesinden oldukça ekonomik bir ücrete alabildik. Konaklama Aix-en-Provence bölgesinde 3 yıldız bir otelde gerçekleştirildi. Otel; otoyola yakınlığı , şehir merkezine konumu , wi-fi hizmeti- açık büfe kahvaltısı ile benden beş yıldız aldı ancak; köyler ve çevresi o kadar güzel ki, gezinin ikinci ve üçüncü günü bu güzellikleri görünce konaklamayı keşke köylerde ya da köylere daha yakın bölgede yapsaymışız diye düşünmedik değil.
Aix-en-Provence:
Aix-en-Provence , yüksek ağaçların karşılıklı sıralandığı caddeleri, görkemli çeşmeleri, eski taş binaları, çiçekli pencereleri, dar sokakları ile dikkat çekici bir estetiğe sahip.
Şehir merkezindeki turizm informasyondan temin edeceğiniz broşürde tavsiye edilen yürüyüş rotasını takip ederek, yaklaşık 3-4 saatte eski şehrin en önemli noktalarını yürüyerek gezebilirsiniz. Biz bu şekilde çok kolay gezdik. Ancak alışveriş yapmayı seven kişilere 3 saat yetmeyecektir, çünkü vitrinler ve pazarlar oldukça albenili. Dükkanlardan kumaş, ev tekstili, yöresel peynir ve zeytin , lavanta, sabun ve hediyelik eşya alabilirsiniz. Turizm informasyon binasının bulunduğu meydandaki outletten oldukça ucuza marka ayakkabı alabilme imkanı da mevcut ki biz bu imkanı çok iyi değerlendirdik 🙂
Tarihi bölgenin ve şehrin en ünlü caddesi Cours Mirabeau. Bu caddenin başlangıç ve bitişinde kocaman şehir çeşmeleri, yol boyunca da yüksek ağaçlar mevcut, ancak yaz başında ağaçlar budanmış olduğundan ağaçların tünel gibi olmuş halini göremedik biz. Şehrin görülmesi önerilen katedral, postane, adliye binaları, eski kütüphane binası vb. tüm tarihi binalar Cours Mirabeau caddesinin iki yakasında.
Gece hayatı da yine Mirabeau’nun çevresinde toparlanmış. Küçük küçük cafe ve barlar,sokak müzisyenleri, sevimli hosteller bu bölgeye hayat katıyor. Şehrin en ünlü şarküteri, alışveriş mekanları da yine bu eski şehirde. Market, pazar çok olduğundan yeme içme konusunda sıkıntı yaşamadık, Fransızlar her ne kadar kilo problemsiz görünse de ekmek çeşitleri bol ve çok lezzetli, kendi sandeviçinizi kendiniz yapabilir ve şehrin en havalı yerinde bir bankta oturup yiyebilirsiniz.
Şehir kütüphanesi çok eski olmamakla birlikte dev kitapların kitaplıkta durur gibi binanın girişinde yanyana duruyor olması ilginç bir tasarım olmuş ve turistlerin ziyaret ettiği mekanlar arasına girmiş. Bahçesinde cafede kısa bir kahve molası verebilir, ya da kitabınızı okuyabilirsiniz.
Organik pazar oldukça meşhur, her salı,perşembe ve cumartesi öğlene kadar açık olan pazarda meyve, sebze, çiçek, peynir, zeytin ve zeytinyağı gibi ürünler satılıyor. Ayrıca her ayın ilk pazar günü de ikinci el kitap pazarı ve antika eşya pazarı yine aynı yerde kurulmakta. Pazarın etrafında küçük ve sevimli cafelerde oturup alkollü / alkolsüz içecek eşliğinde çevreyi izleyebilirsiniz.
Aix-en-Provence gezisi dahilinde görebileceğiniz köyler ; Gordes, Les Baux-de-Provence ve Fontaine-de-Vaucluce