Bu yıl 4.kez düzenlenen Malatya Uluslararası Foto Kamp’a ben de katıldım. “Yırtık da olsa çadırın al gel” sloganı ile sadece Türkiye’ye değil yurtdışına da davet gönderen organizasyon heyeti amacına ulaştı, katılımı yüksek ve fotoğraf üretimi bol bir kamp oldu. Bir çok açıdan ilkleri yaşadım bu seyahatte: İlk kez üç gece çadırda kaldım, ilk kez foto kamp dahilinde fotoğraflar çektim, ilk kez Arapgir’e gittim ve ilk kez batırma yedim:)
Malatya’nın yerel yemeği; batırma
Kampın ilk günü 13 kişilik grubumuz tüm günü eski adı Tepte yeni adı Koru Köyü’nde geçirdik. Köyde harika insanlar tanıdık, bunlardan ikisi de öğle yemeğimizi gönüllü olarak hazırlayarak sadece doymamızı değil aynı zamanda batırma lezzeti ile tanışmamızı sağlayan Hatice Abla ile kızı oldu. Bizler köyün sokaklarında ve evlerinde fotoğraf kovalarken onlar da ana kız bize fotoğraftaki bu müthiş sofrayı hazırladılar.
Bulgur ve mercimeğin Malatya mutfağında önemli bir yeri var. Batırma ise bulgurdan yapılan bir Malatya yemeği. Batırmanın tarifine gelirsek; soğanlı ve salçalı pişirilen bulgur büyük bir tepsi ya da kaba alınıyor, üzerini kapatacak kadar bol bol ” kuru soğan, maydanoz, domates, yeşil biber, taze soğan,yeşillik” ten oluşan bir salata hazırlanıyor. Yanına ise üzüm yaprağı konularak servis ediliyor. Dileyen üzüm yaprağını batırmaya daldırıyor, dileyen yufka ekmeği ama yaprak dururken ekmek olmaz 🙂 Batırmayı farklılaştırmak adına kışın etli de yapıyorlarmış, bulgura kavrulmuş et ya da kıyma katıp sonra üzerine salatasını döküyorlarmış. Kimileri de bulgurunu daha sulu bırakıyormuş… Ben etsiz haline bayıldım… Yine yöreye ait acı biberden yapılmış turşu da sofranın olmazsa olmazı… Köy yoğurdundan yapılmış, hafif ekşimsi ayran ile menü dört dörtlük tamamlanıyor.
Evini, sofrasını, yüreğini bizlere açan Hatice Ablamıza ve kızına ne kadar teşekkür etsek az gelir. Yolunuz Malatya tarafına düşerse ya da Malatyalı bir tanıdığınız var ise batırmayı siz de deneyin.
